Yola çıktığında hava çok sıcaktı. Epeyce yürümüş ve yorulmuştu da.

Bir ağaç görüyordu uzakta. Hem serinleyebilir hem de belki elini yüzünü yıkayacağı bir çeşme veya su bulabilirdi. Çantasındaki suyu ısınmış, hem de bayağı az kalmıştı.

Genç adam adımlarını sıklaştırmış,  bir an önce varacağı yere gidebileceği zamanı da ayarlamaya çalışıyordu. Varacağı yer de önemliydi, çünkü geçmişi ile karşılaşacağı bir ana yaklaşmıştı.

Ağacın yakınına vardığında umduğunu bulmuş ama az akan bir çeşme ve başında o çeşmeden testisini doldurmaya çalışan orta yaşlı bir teyze ile karşılaşmıştı.

Yaklaştı ve sordu..

Bu su içilir mi?

Tabii ki  dedi yaşlı teyze, buyur evladım iç buradan diyerek testisini ona uzattı.

Hayır teyze dedi ben elimle içerim

Tabii ki içersin dedi yaşlı kadın, ama bunun ikram mutluluğunu ben yaşamak istiyorum tarzında bir ifade ile,

Benim testimden içersen ben çok sevinirim.

Bizim buralarda su ikram etmek ve vermek çok iyi bir şeydir.

Sen de bana dua edersin

Kana kana içti suyu genç adam.

Bu devirde böyle insanlar da varmış demek ki diye iç sesiyle konuşmaya başladı.

Eğildi, elini yüzünü yıkadı.

O sırada teyze bir şeyler söylemeye çalışıyordu.

Evet duymuştu galiba.

Aç mısın oğlum, seni yorgun gördüm, bak benim torbamda zeytin ve biraz ekmeğim var, ondan al biraz istersen ha ne dersin dedi.

Genç adam yine şaşkın ve biraz da buruk bir şekilde

Evet, açım nereden anladınız diye sordu.

Oğlum dedi teyze, yoldan gelip, yabancı olan herkese sorarız biz, bizim adetlerimizde bir insanı doyurmak, yatırmak ve beslemek vardır.

Ben de onu yapıyorum işte, bize büyüklerimizin mirasıdır bu

Yetiştiği büyük kentlerde yaşadığı sevgisizlik ve öğrenilmiş çaresizliklerle mücadele ederek yorulmuş olan genç adamın bu karşı davranışlarda şaşırması oldukça doğaldı…

Nereden gelir, nereye gidersin……..

Hikayemizin devamını yeni yazmaya başladığım romanımda takip edebileceksiniz.

Şimdi gelelim asıl konumuza

Kopyala ve yapıştır yaşamlar

Günümüz dünyasına baktığımızda ülkemiz dahil tüm insanlığın, insani değerlerin yozlaşmaya başlamasından oldukça rahatsız olduğunu görürsünüz.

Hayatımızın hemen hemen her safhasından taklit ve benzeri uygulanmaların yaşamımızı aynen kopyala yapıştıra döndürüldüğü çok rahat anlayabilirsiniz.

Nedir bu kopyalama , nasıl oluyordu kendi değerlerini yaratmakta, yaratırsa da yaşamakta oldukça zorlanan insanlar neden bir başkasının değerlerini alarak yaşama tutunmaya çalışıyor

İşte bu nokta en önemli kavramlar sorgulanmaya başlıyor.

Neden böyle olduk da ilişkilerimiz donuklaştı, matlaştı, silikleşti ve belki de görünmez oldu.

Nefes alıp verdiğimiz her saniyenin önemini bilerek yaşamakta olduğumuz malum. Yozlaşan ve berbatlaşan ilişkilerin nedenleri arasında yer alan taklit ederek yaşamı sürdürme alışkanlıkları tüm benliğimizi kuşatmak üzere.

Neden yaratıcı ve farklı olan işleri yapmakta zorlanıyoruz,

Neden testimizdeki suyu paylaşarak duygularımızı yönetmiyoruz da o kötü dediğimiz duygular bizi yönetiyor.

İşte bu birkaç sorunun temelinde yatan en önemli unsurlardan biri de farklı düşünememek ve farklı bakamamak olmalı bence.

Farklı düşünen her birey kopyala yapıştır mantığından uzaklaşmaya başlar ve keyif alıcı davranışlara doğru yelken açar. Çünkü;

Olaya bu açıdan baktığımızda bir şeyi daha görebildiğimizi biliyorum.

Olaylar sizi değil, siz olayları yönetir ve yön verirsiniz.

Belki de hepinizin bildiği ama uygulamadığı, hatta

Ne olacak canım nasılsa birileri çıkar düzeltir, şimdilik geç gitsin, bu kolay iş varken neden zorlanıyoruz ki

mantığı ile yaklaştığı ve pansuman ile çözdüğü her olayın akıbetinin iyi olmayacağını görebilmekteyiz.

Çok basit olan ancak hiç aklımıza gelmeyen bir kuralın var olduğunu biliriz de neden uygulamayız.

‘’Olayların yüzde 10’u sizin istemediğiniz bir şekilde karşınıza gelir, yüzde 90’ı ise sizin o olaya davranış şeklinizle yön alır. Yani 90/10 kuralı işler’’

Öyleyse ne yapalım ki biraz farklılaşalım.

Önce iyice gözlemleyelim,

İyice dinleyelim,

Anlamadığımızı soralım,

Odaklanamama sorununu odaklanma ile çözelim,

Hayal edelim ki hayallere erişelim.

Kopyalamayalım, mecbur kalıp kopyalarsak da yapıştırmayalım.

Farklı bir şey bulmak için gerekirse saçmalayalım, ama farklı olalım.

Bulduğumuz her ne ise bizim bulduğumuz olsun, dedim ya saçma olsa bile.

Farklı yaklaşalım ki arka tarafları ve belki de kimsenin göremediği güzellikleri görelim.

Farklı yaklaşalım ki, belki de hayatımızı karartabilecek tehlikeleri görüp önlem alalım.

Ama şunu yapalım,

Bulduğumuz her yöntem bize özgü olsun, özgün olsun, farklı olsun.

Gelişmenin yolundaki adımların farklı bakmak ve farklı düşünmekten geçtiğini unutmayalım.

Evet, unutmayalım, eşimizi, dostumuzu, ilişkilerimizi, sevdiklerimizi,

Bazı küçük değişimlerin kendinizi farklılaştırmaktan geçtiğini bilelim

Örneğin ,

Dostlarınıza, sevdiklerinize ve önemsediklerinize ‘’Nasılsın’’ sorusu yerine şu soruyu sorun.

‘’Bugün nasılsın’’

En azından nasıl bir tepki alacağınızı görün ve bunu bir yaşam değişimi olarak kabul edin.

Bakın nasıl da olumlu geri bildirimler alacaksanız.

Umarım bu yazımı okuyunca ‘’Bugün iyiyim, daha da iyi olabilirim’’

İfadeleri ile gelişen güzel günler yaşarsınız.

Her zaman ki ifademle,

Sevgiyle kalın…

Sinan Bayraktar

 

 

 

 

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir