Erteleme tembellerin hastalığı mı?

Erteleme, o anki durumda kendinize verdiğiniz bir ödül mü?

Neden Ertelersiniz?

Erteleme tembellikle ilgili değilse, o zaman neyle ilgili?

Erteleme, tembelliğin veya kötü zaman yönetiminin bir sonucu değildir.

Bilimsel araştırmalar, ertelemenin zayıf ruh hali yönetiminden kaynaklandığını gösteriyor. İnsanların hoşlanmadıkları görevleri başlatmayı veya tamamlamayı ertelediklerini düşünürsek bu mantıklıdır.

Bu öz farkındalık, ertelemenin bizi neden bu kadar berbat hissettirdiğinin önemli bir parçasıdır. Ertelediğimizde, yalnızca söz konusu görevden kaçındığımızın değil, aynı zamanda bunu yapmanın muhtemelen kötü bir fikir olduğunun da farkındayız. Ve yine de, yine de yapıyoruz.

Uzmanlar ,”İnsanlar, bir görevle ilgili olumsuz ruh hallerini yönetemedikleri için bu irrasyonel kronik erteleme döngüsüne giriyorlar” demektedirler.

Kötü ruh halleri yüzünden erteliyor muyuz?

Kısacası: evet.

Ancak ertelerken hissettiğimiz anlık rahatlama, aslında döngüyü özellikle kısır kılan şeydir. Şu anda, bir görevi ertelemek rahatlama sağlar – “ertelediğiniz için ödüllendirildiniz,” şeklinde bir duygu hepimize hakim olabiliyor. Temel davranışçılıktan biliyoruz ki, bir şey için ödüllendirildiğimizde, onu tekrar yapma eğilimindeyiz. İşte tam da bu nedenle erteleme, bir defaya mahsus bir davranış değil, kolayca kronik bir alışkanlığa dönüşen bir döngü olma eğilimindedir.

Ertelediğimiz her olay ve iş gecikiyor ve belki de bu ertelenen olayın veya ürün yapımının yerine hemen başkaları geçebiliyor.

Yazıdaki asıl amacımın dünyanın hızına dikkat çekmek olduğunu düşünüyorum.

O kadar hızlı dönen be yetişmekte zorlandığınız bir zaman yaşıyoruz ki, gelişen teknoloji, yapay zeka, mühendislik ve diğer bilim dallarındaki hızlı ilerleme erteleme hastalığından ve bu ödülden vazgeçmemizi gerekli kılıyor.

Erteleme, mevcut önyargının mükemmel bir örneğidir, kısa vadeli ihtiyaçlara uzun vadeli ihtiyaçların önünde öncelik verme konusundaki yerleşik eğilimimizdir.

Ne yazık ki, kendimize ertelemeyi bırakmamızı söyleyemeyiz. Ve “üretkenlik hilelerinin” yaygınlığına rağmen, daha fazla işin nasıl yapılacağı sorusuna odaklanmak, ertelemenin temel nedenini ele almıyor.

O zaman ertelemenin temel nedenine nasıl ulaşabiliriz?

Özünde ertelemenin üretkenlikle değil duygularla ilgili olduğunu anlamalıyız. Çözüm, bir zaman yönetimi uygulaması indirmeyi veya özdenetim için yeni stratejiler öğrenmeyi içermez. Duygularımızı yeni bir şekilde yönetmekle ilgisi var.

“Beynimiz her zaman göreceli ödüller arar’’

 

Kronik erteleme nasıl tedavi edilir?

Bir şeyi başlatmak, yeniden başlatmak veya bitirmek için mücadele ediyorsanız, bu göreve karşı zihinsel olarak görünmez bir direnç var demektir.

Bu nedenle, görevin kendisini yaparak ilerlemeye geri dönmeden önce, her zaman geri adım atın ve iç direnci azaltmak için harekete geçin.

Örneğin, kompozisyonunuza başlamak için mücadele ediyor musunuz? kendi kendine ” bunu yapmalıyım” diye tekrarlamak yerine geriye bak:

” Şimdi beni engelleyen ne?” Sonra ” bu ataleti ele almak için şimdi ne yapabilirim?” Ve son olarak “Şimdi yazmaya başlayalım” dediğinizde erteleme ortadan kalkacaktır.

Kaçınılması gereken hatalar

İnsanların yaptığı en büyük hatalardan biri, kronik ertelemenin, belirli bir bağlam için bir araç bulduğunuz yerel bir resimle çözülebileceğini düşünmeleridir. Bunun yerine, kronik erteleme davranışınızın etkisini tüm hayatınız ölçeğinde azaltmak için küresel bir yaklaşımla başlamalısınız. Ancak bu küresel yaklaşım, kısa vadeli sonuçları denemenize yardımcı olan yerel aracı içermelidir. Asla durmayan uzun vadeli bir kişisel gelişim yolculuğudur.

Zihniyetle beraber çözüm, her zaman içeriden gelir

İnsanlar bir işe koyulduklarında doğal tepkileri çözümü dışarıda aramaktır. “Spor salonu çok uzakta”, “Telefonum açık olduğu için konsantre olamıyorum”,

Bu kısmen doğru. Sorununuzun kökü her zaman içinize gelir.

Bunu çözebilmenin ve zamanı daha verimli kullanmanın yolu harekete geçmek ve mazretlere sığınmamak olmalıdır.

Yorulmdan ve sıkılmadan süren bir yaşamın özü de iç sese kulak vermek, yapma diyen kötü sesleri bastırabilmek, hadi harekete geç ve üşünme diyen sesleri ön plana almak olmalıdır.

Sağlıklı yaşamlar dilerim.

Sinan Bayraktar     İstanbul 27 Nisan 2023

 

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir