kuresel-kriz-ve-turkiyee

Türkiye’nin sayılı düşünce kuruluşlardan biri olan Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi, Küresel Kriz ve Türkiye raporunu yayınladı.

Raporda; 2007 yılında ABD konut sektöründe başlayarak 2008 yılı Eylül ayında ABD’nin en büyük 4.Yatırım Bankası 158 yıllık Lehman Brothers’ın iflasıyla krizin açık işaretlerini ortaya koyan gelişmelerin şu anda geldiği aşama analiz edilirken, aynı zamanda krizin Türkiye ve Dünya üzerindeki olası ekonomik ve politik etkileri de değerlendirilmiştir.

2008 yılı Ekim ayından itibaren krizin etkilerinin hissedilmeye başlandığı Türkiye de krizin asıl olumsuz etkilerinin 2009 yılında görüleceği belirtilen raporda ayrıca Türkiye Ekonomisi’nin 2009 yılında karşılacağı en büyük sorunların, dış finansman alanında yaşanabilecek problemler ve işsizlikte yaşanacak artış olarak kendisini göstereceği tesbit edilmiştir.

Hükümetin kriz yönetiminde başarılı olması durumunda Türkiye’nin özellikle dış politika alanında bir çok kazanım sağlayabileceği ve bölgesinde etkinliğini arttırmış bir ülke haline gelebileceği ifade edilen raporda, hükümetin kriz yönetiminde başarısız olması durumunda ise Türkiye’de siyasi istikrarın bozulabileceğine ilişkin öngörüler de bulunulmuştur.

Krizin etkilerini hafifletmek amacıyla hükümetin şu ana kadar almış olduğu tedbiler raporda doğru ve yerinde olarak değerlendirirken, hükümetin bu önlemleri bir paket halinde değil de parça parça alıyor olması eleştirilmiş ve bu durumun hükümetin kriz yönetiminde başarılı olamadığı imajının ortaya çıkmasına neden olduğu ifade edilmiştir. Türkiye’nin son beş yıldır uyguladığı sıkı maliye politikasının bütçe üzerindeki olumlu etkilerinin Türkiye’nin krizde ayakta kalmasını sağlayan en önemli faktör olduğu ifade edilen raporda, hükümetin reel sektöre daha fazla destek olması gerektiği ve bu desteği sağlayabilmek için kontrollü gevşek bir maliye politikası uygulanabilmesi için yeterli hareket alanının mevcut olduğu ifade edilmiştir.

İç talebi arttırmak için faiz oranlarında yapılacak hızlı indirimlere ek olarak doğalgaz üzerinden tahsil edilen dolaylı vergi oranında yapılacak bir indirimin sanayicinin üretim maliyetini düşürücü etki yapacağı ifade edilen raporda ayrıca kurumlar ve gelir vergisinde bir yıllık süre için indirimlere gidilmesinin sanayicinin rahatlamasını sağlayacağı ifade edilmiştir. Bu noktada hükümetin bütçe dengesini korumak ile reel sektörü kurtarmak arasında bir karar vermesinin gerekmekte olduğu raporda ifade edilirken, diğer taraftan bozulan bütçe dengesini tekrar kurmanın batmış bir reel sektörü tekrar inşa etmekten daha kolay olduğu da gözden kaçırılmamalıdır denilerek hükümet uyarılmıştır.

Krizden sonra yeni dünya düzeninin nasıl olacağı sorularına ilişkin öngörülerin de yer aldığı raporun sonuç kısmında krizin ülkemize etkilerinin neler olacağı konusuna açıklık getirmek için iyimser, kötümser ve muhtemel senaryolar oluşturulmuş ve bu senaryolar dahilinde krizin Türkiye için ekonomik ve politik etkileri analiz edilmiştir.

İyimser senaryoya göre; ABD ekonomisi 2009’un 3. çeyreğinden itibaren tekrar büyüme sürecine girerken ve bu süreci diğer dünya ekonomilerinin de takip edeceği öngörülmüştür. 2009 yılında karşılacağımız en büyük sorun olan dış finansman sorunu yeniden normalleşmeye başlayan uluslararası kredi piyasalarından yenilenebilecek krediler ile halledilebilecektir. 10 milyar dolar civarında olması beklenen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ek olarak, özelleştirmelerden sağlanacak kaynak ile cari açığın finansmanı IMF anlaşmasına gerek olmadan sağlanmış olacaktır. Bu senaryoya göre, Mart ayında gerçekleşecek yerel seçimlere Ak Parti çok fazla yıpranmadan girebilecek, Türkiye genelindeki yerel yönetimlerin çok büyük kısmını tekrar kazanacaktır. 2009 yılında %2 civarında büyüyecek olan Türkiye ekonomisi dünya ekonomisinden daha hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girerek 2010 yılından itibaren tekrar %4’ün üzerinde büyüme oranına kavuşacaktır. Krizin kısa sürmesi ihtimalinde Türkiye’de siyasi riskler görülmezken ülkemiz bölgesinde etkinliğini ekonomik ve politik açıdan daha da artırmış bir ülke haline geleceği bu senaryo dahilinde öngörülmüştür.

Kötümser Senaryoda ise, temel olarak krizin Dünya’da ve Türkiye’de daha da derinleşeceğine ilişkin beklenti ana tez olarak kabul edilmiştir. Bu senaryoya göre, ABD Otomotiv sektöründe görülebilecek iflasların beraberinde dünya çapında farklı sektörlerden iflasları da getirecegi ve bu gelişmeler sonucunda dünya ekonomilerinin uzun süreli hatta yıllar sürecek bir resesyona gireceğine ilişkin beklentilerin daha da geçerlilik kazanacağı ve dünya ticaretinde ciddi anlamda düşüşler gözlemleneceği tahmin edilmektedir. Bu şartlar altında IMF ile 20 milyar dolar civarında bir stand by antlaşmasına gidilecek ve bu antlaşmanın gereği olarak sıkı maliye politikası önlemleri alınırken 2009 yılında negatif büyüme gerçekleşecektir. Yurtdışı piyasalardan tekrar borçlanma imkanı bulamayan özel sektörde iflaslar başlayacak ve geri ödenemeyen kredilerden dolayı Türk Bankacılık sistemininde görülmeye başlayabilecek problemler banka batışlarının yaşanmasına neden olabilecektir. İşsizliğin artması sonucu öncelikle suç oranlarında artışlar gözlemlenecek ve sonrasında krizden dolayı işlerini kaybeden umutsuz halk kitlerininin manipüle edilmesiyle birlikte komşumuz Yunanistan’da yaşanan olayların benzeri toplumsal olaylar Türkiye’de de yaşanabilecektir. Gün geçtikçe daha da ağırlaşan ekonomik ve siyasi koşullar nedeniyle 2009 yılı sonu veya 2010 yılı başlarında erken genel seçime gitmek zorunda kalan AK Parti hükümeti seçimlerden ağır bir yenilgi ile çıkacak ve iktidarı kaybedebilecektir.

Gerçekleşmesi olası olarak tahmin edilen Muhtemel Senaryoya göre, Obama yönetiminin açıklayacağı yeni kurtarma paketinin dünya üzerinde yaratacağı iyimser havanın, krizin dibinin bulunduğu yönündeki beklentileri güçlendirici etki yaratacağı düşünülmektedir. Buna rağmen, dünya genelinde ekonomilerin büyüme sürecine girmesinin 2010 yılından itibaren başlayacağının düşünüldüğü muhtemel senaryo da ekonomilerin tekrar büyüme sürecine girmesinden sonra Dünya’da ve Türkiye’de büyüme oranlarının oldukça düşük seyretmeye devam etmesinin beklendiği ifade edilmiştir. Raporda, Dünya genelinde hakim olacak düşük büyüme hızlarının ülkemizdeki isşizliğin de artmaya devam etmesine yol açacağı ifade edilmiş ve ‘İşsizlik önümüzdeki dönemde Türkiye’nin karşılacağı en büyük sorun haline gelecektir.’ denilmiştir.

Normalleşmeye başlayan uluslararası piyasalardan özel sektör ve bankaların yeniden borçlanmaya başlamaları 2001 yılında yaşadığımız gibi bir döviz krizi olmadan Türkiye 2009 yılını atlatabilmemizi sağlayacaktır. Makro ekonomik dengelerde bozulmalar yaşanacak olmasına rağmen 2009 yılında Türkiye ekonomisinin kontrolsüz şekilde şoklara girmesinin öngörülmediği bu senaryoya göre, 2009 yılı dış finansmanı IMF antlaşması ile garanti altına alındığı için, döviz kurlarının stabil olduğu bir ortamda yerel seçimlere girecek olan Ak Parti’nin seçimlerden birinci parti olarak Türkiye genelinde bir çok belediyeyi tekrar kazanarak çıkabileceği öngörülmektedir. Halen Anayasa Mahkemesi tarafından görülen DTP’nin kapatma davasından partinin kapatılması kararı çıkmasının ve düşen milletvekillikleri için 2009 yılında ara seçim yapılmasının tahmin edildiği bu senaryoda, ara şeçimi genel seçime dönüştürme konusunda iktidara baskılar gelebilecek olmasına rağmen, Ak Parti hükümetinin 2009 yılında erken genel seçim kararı alması ihtimali oldukça zayıf olarak değerlendirmektedir. Genel seçimlerin zamanında yapılması durumunda, iki dönemdir iktidarda olmanın verdiği yıpranmaya ek olarak, işsizlikle mücadelede yeterince başarılı olunamamasından dolayı, Ak Parti’nin seçimlerde iktidarı kaybetmesi ve muhalefete düşmesi ihtimalinin oldukça yüksek olduğu da muthemel senaryo dahilindeki öngörüler arasındadır.

Raporun tamamına www.ekopolitik.org adresinden erişilebilir.

Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi

Ekopolitik.org Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi’nin web tabanlı bir yayın organıdır. Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi bağımsız bir kar amacı gütmeyen organizasyon olup amacı siyasi karar verme organlarına yeni politika yapma imkanları geliştirirken kamuoyunun da dünya ve ulusal siyaset ile ilgili algılama ve anlayışlarına olumlu katkılar yapmaktır.

Ekopolitik.org
Büyükdere Cad. Naci Kasım Sok.No:3/1 Hüseyin Özer İş Hanı
34387 Mecidiyeköy/Şişli İstanbul
Tel: +90(212) 356 41 85
Fax: +90(212) 356 41 87
info@ekopolitik.com

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir